Welcome to Our Website

Kontrol Altına Alınmazsa Mezhep Savaşı Çıkabilir: Pakistan ve İran Sakinleşmeli

Sevmem hiç bu tür ifadeleri ama gerçekten şu “aklı selim” dedikleri galip gelse de Pakistan ile İran arasındaki gittikçe ısınan gerginlik bir an önce bitse. Yoksa işin sonu ciddi anlamda bir Şii-Sünni çatışmasına evrilebilir rahatlıkla. Çünkü İran’ın Pakistan topraklarında kendisine karşı savaşan Sünni Ceyş el Adil örgütünün karargahını, Pakistan’ın da kendisine karşı İran topraklarında savaşan Beluc etnik örgütlerinin bulunduğu alanları vurması, hafif çapta bir mezhep savaşından başka ne olabilir ki?

Pakistan Dışişleri Bakanlığı, son birkaç yıldır İran’ı “Sarmachar” olarak bilinen Pakistan kökenli grupların İran’da “yönetimin egemen olmadığı” alanlarda güvenli sığınaklara sahip olduğu konusunda uyardıklarını açıkladı. Pakistan’ın İran’a düzenlediği füze saldırısına verdiği adın “Marg Bar Sarmachar” olması dikkat çekici. Bu da, topraklarında Pakistan karşıtı örgütler bulunduğunu reddeden İran’a bir tür mesaj tabii.

Aslında Pakistan’ın İran’a yönelik askeri eyleminin ülke iç politikasına dönük bir yanı da var. Pakistan halkı, eski Başbakan İmran Han ile partisine yaptığı baskılar yüzünden orduya eskisi kadar sempatik bakmıyor. Pakistan ordusunun İran’a karşı bu misillemeden elde edebileceği halk desteğini de hesaba katmalı.

DURUM SAKİN AMA BELLİ OLMAZ

Pakistan’ın İran’a saldırdıktan sonra yaptığı resmi açıklama son derece itidalliydi. Pakistan halkının İran halkını sevdiği, iki ülkenin kardeş olduğu belirtiliyordu açıklamada. İran da gerilim sürmesinden yana değil. Ama gelişmenin daha sonra nasıl bir hal alacağı kestirilemez. Gerçi İran’ın Pakistan’ı sürekli hedef alması gerçekçi olmaz, çünkü bütün dikkatini Basra Körfezi ile Batı Asya’ya vermiş durumda.

Gerginliğin tek nedeni iki ülkenin topraklarında birbirlerine karşı savaşan örgütlerin varlığı değil sadece. Asıl gerginliğin çok uzun bir geçmişi var. İran’ın, Pakistan’ın “geleneksel düşmanı” Hindistan’la çok iyi dostluğunun olması sorun bir kere. Yakın bir zamanda Hindistan Dışişleri Bakanı S. Jaiankar İran’ı ziyaret etmişti. Bu yakın işbirliği Keşmir konusunda (da) Pakistan’la sık sık gerilen Hindistan için hayli yararlı. İran’ın Keşmir sorununa bakışı siyasi liderliğin tavrına göre farklılıklar arzediyor. Ama genellikle konuya ilişkin tutumundan Hindistan’ın bir yakınması yok. İran’ın meselelere “din kardeşliği” çerçevesinden bakmadığının bir başka örneğidir bu. İran’ın Ermenistan-Azerbaycan savaşında da Ermenistan’a destek verdiğini anımsanmalı.

Pakistan-İran anlaşmazlığının, İran’ın bölgede rol oynamasını istemeyenleri memnun ettiği ortada. Bu durum, Pakistan’ı İran karşıtı İslam dünyasının lideri yapar mı diye sorulursa, yanıtım hayır olur. Çünkü herhangi bir Arap ülkesinin, nükleer bir güç de olsa, Pakistan’ın liderliğine evet demesi kuşkulu. Pakistan’a her türlü desteği veren, mali açıdan paraya boğan Suudi Arabistan’ın bunu kabul etmesi düşünülemez bile. Ama İran karşıtlığını kendi lehine kullanacağı biliniyor Riyad’ın.

ÇİN’DEN DAHA UYGUN ARABULUCU OLMAZ

Krizin gerçekten bitmesi ya da düşük tonda tutulması gerekiyor. Bir arabulucuya ihtiyaç var tabii ki bunun için. Krizin kontrolden çıkmamasını sağlayacak tek güç de Çin’dir kesinlikle. İki ülkeyle de iyi ilişkleri olan Çin’in büyük projesi Kuşak – Yol girişiminin en önemli ayağını, Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC) oluşturuyor. Bu koridorla birlikte iki ülke arasında askeri işbirliği arttı. Çin, İran’la da 2021’de İran ın Kuşak – Yol projesine katılımını öngören 25 yıllık iş birliği anlaşmasını imzaladı. Yani iki ülke de Çin’le hem ekonomik hem de jeopolitik anlamda işlerine yarayacak iyi bir işbirliği içinde.

Çin’in her iki ülkeye de önerilerini dinletecek tek güç olduğu ortada. Pekin’in bunu başaracak kapasitesi elbette var.

Bölgede hakim olan sakinlik aldatıcı olmasın. Büyük fırtınaların büyük sessizliklerden sonra geldiği bilinir.

Kış gelmeden önce hava “kar topluyor” olabilir.

Aman olmasın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir