Genelkurmay ne dediğinin farkında mı… Mustafa Kemal’in askerleriyiz sözleri itibar mı sarsar
Kara Harp Okulu’nda Teğmenlerden Geleneksel Yemin Töreni
Kara Harp Okulu’nun 30 Ağustos’ta düzenlenen mezuniyet töreninde teğmenlerin “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atması ve protokolde resmi yemini okuduktan sonra protokolün tören alanından ayrılmasının ardından kılıçlarını çatarak geleneksel yemini okumaları Türkiye’nin gündemine oturdu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuya ilişkin “Geçenlerde mezuniyet töreninde bazı istismarcılar ortaya çıkmak suretiyle kılıçlar çektiler. Bu kılıçları kime çekiyorsunuz? Bunlarla ilgili olarak gerekli bütün araştırmaların hepsi yapılıyor ve oradaki birkaç tane kendini bilmez, bunlar da temizlenecek” açıklaması yaptı.
4 Teğmen Hakkında İşlem
Kılıçlı yemin töreninin ardından başlatılan soruşturmada, Teğmen Ebru Eroğlu ve Teğmen İzzet Talip Akarsu’nun dışında Teğmen Serhat Gündar ve Teğmen Deniz Demirtaş’a da “TSK’dan ayırma cezası verilmesi maksadıyla” Yüksek Disiplin Kurulu’na sevkine ilişkin tebligat yapıldı.
TSK Sahip Çıkamadı
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, genç teğmenlerin “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atarak ant içmelerinin, TSK’yı tartışmaya açtığını ve Türk ordusunun itibarını zedelediğini ifade etti.
Ayrıca olayın mezuniyet sevinci değil planlı bir eylem olduğu öne sürüldü.
Genç teğmenleri koruyamayan TSK, FETÖ’nün Ergenekon kumpasında da pasif rol oynamıştı.
Kamuoyunun geniş çevreleri teğmenlerin arkasında durdu. Özellikle yandaş gazetelerin FETÖ kumpasları döneminde olduğu gibi Türk subayını karalamaya kalkması tepkileri çığ gibi büyüttü.
Açıklamada teğmenlerin 1999 yılından 2023 yılına kadar okudukları andı tekrar okumalarının, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atmalarının TSK’yı nasıl tartışmaya açtığı ve ordunun itibarını zedelediği anlaşılamadı.
TSK’nın bu ve benzeri olaylarda tartımaya açılmasını sağlayan hâlâ, ordu düşmanlığından kurtulamayan yandaş gazetelerden böyle bir ithamın teğmenlere mal edilmesi yadırgandı. Ayrıca MSB’nin böyle bir açıklama yapma ihtiyacı hissetmesi de bu olayda istenen cezanın haklı olduğuna kamuoyunu ikna edememesi olarak yorumlandı.
FETÖ kumpasları döneminde de “Sarı Öküz” hikayesi sıkça konuşuldu.
Sarı Öküz Hikayesi
“Sarı Öküzü vermeyecektiniz” bir şeyin dışa verilmesi durumunda, sonradan zarar verme riski taşıdığını belirtiyor. Örneğin, bir işbirliği yaparken bazı önemli bilgileri dışa vermek, işin başarısını tehlikeye atabilmekte.
Bu deyimi kullanırken, genellikle bir şeyin verilmesinin olası olumsuz sonuçlarını vurgulamak isteniyor. Bu nedenle, “Sarı Öküzü vermeyecektiniz” ifadesi, bir şeyin dikkatlice değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor.
“Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş. Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapacak bir şeyi kalmazmış. Aslanlar, bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış.
Öküzlerin lideri ‘Boz Öküz’ ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış:
-Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum bugüne kadar sizlere zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Bütün suç hep o ‘Sarı Öküz’de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım.
‘Boz Öküz’ ve heyeti bu sözler üzerine aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, ‘Sarı Öküz’ü vermişler aslanlara. Bir tek ‘Benekli Öküz’ karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış.
Bir süre sonra aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez ‘Uzun Kuyruk’u istemişler:
-Gördünüz mü ne kadar barış severiz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa sizler normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşımaya devam edelim.
Öküzler bu kez ‘Uzun Kuyruk’u teslim etmiş.
Bu olay sürekli tekrarlanmış, sonunda öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan müdahale ederek, ‘Verin bize şunu, yoksa karışmayız’ demeye başlamışlar.
‘Boz Öküz’ ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri liderlerine, “Ne oldu bize, nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa, vaktiyle ne kadar güçlüydük” diye sormuş.
‘Boz Öküz’, ‘Benekli Öküz’ün sözlerini hatırlayarak, gözleri nemli ‘Biz’ demiş, ‘Sarı Öküz’ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı…”