Türkiye’nin sahip olduğu nadir toprak elementleri, yenilenebilir enerji teknolojilerinde kritik rol oynayan elementlerden oluşuyor. Bu elementler, rüzgar türbinleri ve elektrikli araç motorları için gerekli olan kalıcı mıknatısların üretiminde kullanılıyor
TÜRKİYE’NİN SAHİP OLDUĞU NTE REZERVLERİ, ÇİN’E ALTERNATİF
Türkiye’nin sahip olduğu NTE rezervleri, Çin’e bağımlılığa karşı alternatif bir kaynak sunma potansiyeli taşıyor. Beylikova sahasındaki işleme tesisleriyle Türkiye’nin, Çin’in bu alandaki hakimiyetine karşı dengeleyici bir rol üstlenmesi bekleniyor
Milli İstihbarat Akademisinden Dr. Celal Erbay, Türkiye’nin nadir toprak elementleri rezervlerini ve bu alandaki potansiyel gücünü AA Analiz için kaleme aldı.
Türkiye son yıllarda enerji politikalarında önemli adımlar atarak yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı bir dönüşüm süreci başlattı. Bu kapsamda Türkiye, güneş ve rüzgar enerjisi yatırımlarını hızlandırdı. Yenilenebilir enerji 2024’ün sonu itibarıyla Türkiye’nin toplam kurulu güç kapasitesinin yaklaşık yüzde 60’ını oluşturarak 68 gigavata ulaştı ve bu oran Avrupa ülkeleriyle rekabet edecek seviyelere geldi. Bu gelişmeler, Türkiye’nin sürdürülebilir enerji hedeflerine ulaşma çabalarını güçlendiriyor.
Türkiye’nin enerji dönüşümünde stratejik bir fırsat olarak değerlendirilen nadir toprak elementleri (NTE) bu dönüşümün sürdürülebilirliği açısından kritik bir rol oynuyor. Nadir toprak elementlerinin özellikle rüzgar türbinleri ve elektrikli araçlarda kullanımı, bu elementleri yenilenebilir enerji dönüşümünün vazgeçilmez bir unsuru yapıyor. Türkiye, yaklaşık 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezerviyle, Çin’in ardından dünyanın en büyük ikinci rezervine sahip ülkesi konumundadır. Bu durum, Türkiye’nin hem enerji güvenliği hem de ekonomik kalkınması açısından stratejik bir avantaja sahip olduğunu gösteriyor.
Türkiye’nin sahip olduğu NTE yenilenebilir enerji teknolojilerinde kritik rol oynayan elementlerden oluşuyor. Bu elementler, rüzgar türbinleri ve elektrikli araç motorları için gerekli olan kalıcı mıknatısların üretiminde kullanılıyor. Beylikova sahasındaki rezervler ve işleme tesisleri, Türkiye’nin bu alandaki potansiyelini daha da güçlendiriyor. Beylikova sahasında Eti Maden tarafından kurulan pilot işleme tesisinin, yıllık 10 bin ton nadir toprak oksit üretim kapasitesine ulaşması bekleniyor. Bu üretim kapasitesinin artması, Türkiye’nin NTE maliyetlerinde bağımsız bir yapı kazanmasına ve uluslararası pazarda rekabet avantajı elde etmesine olanak sağlayacaktır.
Uluslararası Enerji Ajansına göre küresel ölçekte Çin’in yüzde 62 üretim ve yüzde 90 işleme payıyla hakim olduğu NTE pazarında, Türkiye’nin sahip olduğu rezervler hem küresel tedarik zincirine çeşitlilik sağlama hem de stratejik bir alternatif olma potansiyeli taşıyor. Türkiye, bu potansiyelini NTE katkılı ürünler yoluyla yüksek katma değer yaratma fırsatına dönüştürebilir. Özellikle kalıcı mıknatıslar, enerji depolama sistemleri ve yüksek teknoloji gerektiren diğer ürünlerin yerli üretimi bu kaynakların ekonomik getirisini oldukça artıracaktır.
– RÜZGAR TÜRBİNLERİNDE VE ELEKTRİKLİ ARAÇLARDA NTE KULLANIMI VE MALİYETLER
Rüzgar enerjisi, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynakları arasında en hızlı büyüyen sektörlerden biridir. 2024’ün sonu itibarıyla Türkiye’nin toplam rüzgar enerjisi kurulu gücü yaklaşık yüzde 11’llik payla 12,6 gigavat seviyesine ulaştı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar 2035’e kadar toplam güneş ve rüzgar enerjisi kurulu güç hedefini 120 gigavat olarak açıkladı. Bu kapasitenin yaklaşık 50 gigavatının ise rüzgar enerjisi kurulu gücü olması bekleniyor. Bu büyüme hedefi, rüzgar türbinlerinde kullanılacak olan kalıcı mıknatısların üretimi için büyük bir NTE talebi yaratıyor.
Türkiye’nin 2035’e kadar rüzgar türbinleri için yaklaşık 11,7 kilo ton kalıcı mıknatıs ihtiyacı olacağı öngörülüyor. Bu mıknatısların maliyeti, kullanılan nadir toprak elementlerinin küresel piyasalardaki fiyatlarına bağlıdır. Mevcut fiyat tahminlerine göre rüzgar türbinlerinde kullanılacak nadir toprak elementlerinin toplam maliyetinin 2035’e kadar 627 milyon dolar ile 882 milyon dolar arasında olacağı düşünülüyor. Türkiye’nin Beylikova gibi büyük rezervlere sahip sahalarını etkin bir şekilde kullanarak yerli üretim kapasitesini artırması, bu maliyetleri önemli ölçüde azaltacaktır. Yerli üretim, yalnızca ekonomik avantaj sağlamakla kalmayıp aynı zamanda enerji güvenliğini destekleyerek Türkiye’nin rüzgar enerjisi sektöründe bağımsız bir konum kazanmasına katkı sunacaktır.
Elektrikli araçlar, düşük karbonlu ulaşım çözümlerinin öncüsü olarak hızla büyüyen bir sektör haline geldi. Türkiye’de 2024’te yaklaşık 100 bin elektrikli araç satışı gerçekleştirildi ve bu sayının 2035’e kadar 1,8 ile 4,2 milyon arasında bir seviyeye ulaşması bekleniyor. Elektrikli araç motorlarında kullanılan kalıcı mıknatıslar, NTE talebinin en önemli kaynaklarından biridir. Elektrikli araçların büyük bir kısmı için araç başına yaklaşık 2 kilogram kalıcı mıknatıs kullanıldığı göz önüne alındığında, bu sektörün gelecekteki NTE talebi oldukça yüksektir.
Bu doğrultuda, düşük talep ve fiyat senaryosuna göre Türkiye’nin elektrikli araç sektöründe yaklaşık 2,85 kiloton kalıcı mıknatıs ihtiyacı oluşacak ve bu ihtiyacın maliyeti yaklaşık 461 milyon dolar olacaktır. Öte yandan, yüksek talep ve fiyat senaryosunda, elektrikli araç sayısındaki hızlı artışa bağlı olarak 6,74 kiloton kalıcı mıknatıs talebinin ortaya çıkması ve bu talebin toplam maliyetinin yaklaşık 1,5 milyar doları bulması bekleniyor. Türkiye’nin kendi rezervlerini işleyerek bu elementlerin üretiminde kendi kapasitesini artırması, elektrikli araç üretiminde maliyet avantajı sağlayacaktır. Ayrıca bu durum, Türkiye’nin elektrikli araç sektöründe daha rekabetçi bir konuma gelmesine olanak tanıyacaktır.
– TÜRKİYE’NİN NTE KÜRESEL TEDARİK ZİNCİRİNDEKİ ÖNEMİ
Dünya genelinde nadir toprak elementlerinin tedariki büyük ölçüde Çin’e bağımlıdır. Çin, küresel NTE üretiminin yaklaşık yüzde 62’sini gerçekleştiriyor ve işleme kapasitelerinde daha da yüksek bir paya sahip.
Bu durum, dünya genelinde enerji teknolojileri ve yüksek teknoloji sektörlerinde önemli bir tedarik riski oluşturuyor. Türkiye’nin sahip olduğu NTE rezervleri, Çin’e bağımlılığa karşı alternatif bir kaynak sunma potansiyeli taşıyor. Özellikle Beylikova sahasındaki işleme tesisleriyle Türkiye’nin, Çin’in bu alandaki hakimiyetine karşı dengeleyici bir rol üstlenmesi bekleniyor.
Nadir toprak elementlerinin ham madde olarak ihraç edilmesi yerine işlenmiş uç ürünlere dönüştürülerek ihraç edilmesi, Türkiye ekonomisi için daha yüksek katma değer yaratacaktır. Rüzgar türbinleri ve elektrikli araç motorlarında kullanılan kalıcı mıknatısların yerli üretimi, Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektöründe maliyet avantajı sağlamasına yardımcı olacaktır. Bunun yanı sıra, yüksek teknoloji ürünleri için gerekli olan NTE bileşenlerinin Türkiye’de üretilmesi, ülkenin uluslararası pazarda rekabet gücünü artıracaktır. Türkiye’nin bu alandaki yatırımları, yerli sanayi için yeni iş imkanları yaratırken uluslararası tedarik zincirinde daha güçlü bir yer edinmesine katkıda bulunacaktır.
Türkiye’nin NTE rezervlerini verimli bir şekilde kullanması, enerji teknolojileri alanında dışa bağımlılığını da azaltacaktır. Türkiye yerli üretimle rüzgar türbinleri ve elektrikli araç motorlarında kullanılan kalıcı mıknatıslar için ithalata duyulan ihtiyacı minimuma indirecektir. Bu durum hem enerji güvenliği hem de ekonomik istikrar açısından büyük önem taşıyor. Aynı zamanda, nadir toprak elementlerinin işlenerek ihraç edilmesi, Türkiye’ye önemli bir döviz girdisi sağlayarak ihracat gelirlerini artıracak ve ülkenin uluslararası ticaretteki konumunu güçlendirecektir.
Sonuç olarak Türkiye, sahip olduğu 694 milyon tonluk NTE rezerviyle yenilenebilir enerji dönüşümünde ve düşük karbonlu teknolojilerde liderlik potansiyeline sahiptir. Rüzgar türbinleri ve elektrikli araç sektörlerinde artan kalıcı mıknatıs ve NTE talebi, Türkiye’nin bu alandaki stratejik önemini daha da artırıyor. 2035’e kadar her iki sektörde de NTE kullanımından kaynaklanan toplam maliyetin 2 milyar doları aşabileceği öngörülüyor. Ancak Türkiye’nin yerli üretim kapasitesini artırmasıyla bu maliyetlerin büyük bir kısmını azaltarak hem yerli sanayiye hem de küresel pazara katkı sağlaması bekleniyor. Bu doğrultuda, Türkiye’nin NTE kaynaklarını etkin bir şekilde değerlendirmesi, enerji güvenliği, ekonomik kalkınma ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynayacaktır.
More Stories
Çiftçilere 2,2 milyar lira tarımsal destek ödemesi yapılacak
IFCO 2025 İstanbul’da moda sektörünü buluşturdu: Türkiye, denimde dünyada ilk üçte
Karşıyaka, Tazminatla İlk Kez Şans Yakaladı