HEDEP Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Cumhurbaşkanlığı 2024 yılı bütçe görüşmelerinde; “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi üzerinden bir tartışma söz konusu. Anayasa değişikliğinin yapıldığı 2017 yılından bu yana Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adeta bir kriz üretim merkezi gibi çalışıyor ve korkarım hep böyle olacak. Çünkü temelinde, kuruluşunda hukuksuzluk var” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, bugün Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşlarının bütçeleriyle 2024 yılı Gelir Bütçesi, 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2022 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin maddeleri görüşülüyor. HEDEP Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar şöyle konuştu:
“BUGÜN GELDİĞİMİZ NOKTADA BİR SÜRÜ KRİZİN YANI SIRA HUKUK TARİHİMİZİN HATTA SİYASİ TARİHİMİZİN EN BÜYÜK KRİZİNİ YAŞAMAKTAYIZ”
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi üzerinden bir tartışma söz konusu. Anayasa değişikliğinin yapıldığı 2017 yılından bu yana Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adeta bir kriz üretim merkezi gibi çalışıyor ve korkarım hep böyle olacak. Çünkü temelinde, kuruluşunda hukuksuzluk var.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bir anlamda, bir bakıma ceketin iliklenmesine, ilk düğmesi yanlış iliklendiği noktadan başlamasına benziyor, ondan sonraki düğmeler kendiliğinden ister istemez yanlış ilikleniyor ve nitekim bugün geldiğimiz noktada bir sürü krizin yanı sıra sanırım hukuk tarihimizin hatta siyasi rejimler tarihimizin en büyük krizini şu anda yaşamaktayız. Yargı krizi ve bilindiği gibi Yargıtay kararı, Yargıtay 3. Ceza Dairesi ile Anayasa Mahkemesi arasında akıl almaz, emsali bulunmayan bir durum ortaya çıkmıştır.
“CUMHURBAŞKANI’NIN BU MADDEYİ UYGULAMASI YETERLİYDİ, HAKEMLİĞE KALKMASI GEREKMİYORDU”
Anayasa’nın 104’üncü maddesi Cumhurbaşkanı’nın görevlerini tanımlarken ‘Anayasa’nın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder’ demişti. Sayın Cumhurbaşkanı da 104’üncü maddeyi hatırlayarak kendisinin hakem olduğunu söylemişti ama bir kere 104’üncü maddeye göre böyle bir yetkisi yok çünkü Anayasa’nın 153 ‘üncü maddesine bakılırsa ne yapacağı ne yapması gerektiği orada açıkça ifade ediliyor. Anayasa’nın 153’üncü maddesi ‘Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar’ diyor. Cumhurbaşkanının bu maddeyi uygulaması yeterliydi, hakemliğe kalkması gerekmiyordu.
Aynı şekilde, Anayasa’nın 90’ıncı maddesi de ciddi bir şekilde ihlal edilmektedir. Bu 90’ıncı maddeye ilişkin olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına uymama söz konusudur. Oysa biz AİHS’i 1950 yılında Menderes hükümeti zamanında kabul ettik, 1953 yılında uygulamaya geçildi, 1987 yılında Turgut Özal döneminde bireysel başvuru hakkı kazanıldı ve 1990 yılında, yine Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde AİHM’in zorunlu yetkisi kabul edildi. Yapılması gereken ki, 2004 yılında AK Parti iktidarı ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yönetimi altında eklenen bir hususla 90’ıncı maddesinin uygulanması halinde şu anda Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’ya uygulanan hükümlerin, daha doğrusu yürütme tarafından tanınmayan hükümlerin uygulanması gerekiyor. Bunlar yerine getirildiği takdirde, bunların uygulanması gerektiği takdirde Türkiye’nin hukuk devleti olma ve dolayısıyla Anayasa’nın 2’nci maddesine uygun bir sonuç elde edeceğimiz tabii olacaktır.
Şayet Cumhurbaşkanımıza Anayasa’nın 104’üncü maddesine tam riayet, 153’üncü maddesinin uygulanması ve 90’ıncı maddesinin uygulanmasını temin ederse bu takdirde Anayasa’nın uygulanabilirliği ve hukuk devletinin usullerinin yerine Anayasa’nın 2’nci maddesine uygun bir şekilde yerine getirildiği ortaya çıkarsa o zaman anayasa değişikliği için bu Meclis’in karşısına gelme imkanını elde edersiniz.”